Ekim 2022
Bir Sabunun Hikayesi
Merhaba ben sabun. Bir ismim yok varsa da bilmiyorum. Sanırım isterdim, varlığımın bir kanıtı olurdu. Yeni başladım yaşamaya. Bazılarımız hayatı boyunca hiç kullanılmazlar. Bazılarımız da pek şanslı, çabuk tükenirler. Ne diyordum? Dün başladım yaşamaya. Nasıl anlatsam bilemedim ama şimdi, beceremeyeceğim sanırım. Çok heyecanlıydım. Arkadaşlarım için üzüldüm. İçimin köpürmesi ne hoştu öyle. Çok merak ediyordum bu hissi. Umarım onlar da yaşar en kısa sürede. Şu an için bitmeden mümkün değil, belki ardımdan. Çabuk yaşamaya bakmalı hemen bitmeli o zaman.
Dün Der ile tanıştım banyoda. Beni vücudunda gezdirdi; kollarında, bacaklarında ve göbeğinde. Göbek demişken pek fazlası yok ama ona göre diyetlik. Bu durumda bir vücut sabunuyum. Bir özelliğimi keşfetmem ne kadar hızlı oldu böyle. Saçları için şampuan kullandı. Aslında çamaşır makinasının üstünde sabırsızca bekleyen arkadaşlarımdan birini de alabilirdi. Tabii beni de seçebilirdi ama arkadaşlarım öyle beklerken nasıl yerine getirebilirim ki böyle bir görevi. Pek uygun olmaz. Şimdi merak ettim ama. Acaba bir gün beni saçlarında da kullanacak mıydı? Ah keşke. Arkadaşlarım bunu duymasın. Saçları çok güzel.
Der iyi bir insana benziyor. Hayır bunu Den ile ilişkisinden çıkarmadım. Sonuçta, pek tabii Den ile çok iyi araları. Birbirlerine karşı nazik ve sevecenler. Kur yaparlarken öğrendim isimlerini de. Ben bilmem nasıl kur yapılır sadece isimlerini öğrendim. Der’in iyiliğini bana olan ilgisinden anladım. Beni yere düşürmemek için çok dikkat etti. Yavaşça eline aldı ve hep nazik davrandı. Hareketleri temkinliydi. Duş biter bitmez de evime bıraktı. Acaba hep böyle mi devam edecek? Yoksa biraz kullandıktan sonra değişecek mi ya da tükettikten sonra. İşte bu biraz ürkütücü.
Sabah öyle bir şey oldu ki anlatsam inanmazsınız. Bu yüzden anlatmayı düşünmüyorum. İnanmayacaksanız neden anlatayım ki. Aslında çok konuşkan biri değilim. Konuşmadan da insanlarla anlaşabiliyorum; dokunarak. Ne kadar etkileyici bir davranış. İçim tam anlamıyla kıpır kıpır olur dokunduklarında. Dün de böyle oldu işte. Ama dinlemeyi de severim en çok da övgü. Dün Der’e dedi ki; “Bu ne güzel bir sabun böyle, bundan bir iki tane de bana verir misin, burada olmadığım zamanlar için.” Düşünebiliyor musunuz? Bir insan sizi kullanmak istiyor. Heyecanla sizi çağırıyor. Koşa koşa gitmeli o insana, öyle değil mi?
Sanırım Den bir yere gitmiş. Bir süredir göremiyordum, dokunmadı bana da. Der ile iki günde bir karşılaşıyoruz. Gece geç geldi. Normalde sabahları görüşürdük. Gece geldi işte. Aydan bahsediyor. Den’den bahsediyor. Tam anlayamadım tabii. Ay nedir bilmiyorum. Açık alanda yer alan bir yol gösterici sanırım. Geceleri yapıyor bu işi. Aya baktığında bir insan, sevdiğinin gözlerini görürmüş, öyle dedi. İnsan baktığı ışıkta düşünü de görürmüş. Bugün onun gözlerini gördüm dedi. Bir heyecanlıydı ki. Sonra merak ettim, sordum içimden - dışımdan nasıl olur bilemedim - peki baktığın gözler o an başka gözlerdeyse eğer o zaman ne olur? Cevapladı dışından - içinden çoktan cevaplamıştı - o zaman ay karanlık bir ışık olur sadece. Anlamadım, aya neden bu kadar anlam yüklüyor ki. Gece lambasından bir farkı yok bence.
- - - - - - - - - -
Zaman geçerken biraz azaldığımı hissediyorum ama memnunum hayatımdan. Bakıyorum arkadaşlarıma sanki onlar için zaman hiç geçmemiş. Hep aynılar. Benim anılarım var; köpüklü anılar. Ardımda temiz insanlar. Ben bırakıyorum ama onlar kirleniyor. Onların da yaşamı bu. Yanımda bir sabun daha olsaydı daha mı iyi temizlerdik acaba. Ya da şu şampuan uzaklaşsa benden biraz. Sevemedim hiç. Onda olup ben de olmayan ne var bilmiyorum. Ama çok güzel kokuyor. Saçlar da seviyor sanırım onu. Neyse ben de sevmeye çalışacağım yavaş yavaş. Acaba o benim hakkımda ne düşünüyor?
4 gündür yoklar. Yalnız kaldım. Nereye gittiler, ne zaman gelecekler? Kurumayı sevdiğimi söyleyemem. Yanlarında da götürebilirlerdi. Ne kadar yer kaplıyorum ki. Koy çantaya nerede istersen orada köpürt. Ne yalan söyleyeyim özledim. Der’i özledim. Den’i özledim. Dokunuşlarını özledim. İkisinin banyodaki hallerini özledim. Tam bir sevgi ortamı. Şimdi sadece yalnızlık. Bu evde benim gibi onların gelmesini bekleyen elbet birileri daha vardır. Belki canlılar bile. Ağaçlarını komşuya vermiş olabilirler ama böcekler ya da karıncalar. Onları da mı düşünmediler? Beni düşünün ama onları da düşünün. Yaşamıma bu şekilde ket vurulması hoş değil. Bırakın da yaşayayım, yani bırakmayın beni.
Der duş jeli almış. Hayır anlamıyorum neden böyle bir şey yaptı. İyiyim, memnunsunuz benden. Tam yaşıyorum, keyif içindeyim, köpük içindeyim diyorum hemen bir olay oluyor. Aynı banyoda olmak bile korkutucu. Bir de ikili set şeklinde almış. Almak mantıklıydı diyor Den’e. Memnunsan mevcut düzeninden neden yeni bir şeyin arayışında olasın ki. Neyse kızamıyorum. O da kendi iyiliğini düşünüyor bencilce de olsa. Umarım beni bitirdikten sonra kullanır. Yarım kalmak istemiyorum. Bu seferde arkadaşlarıma sıra gelmeyecek. Sanırım onlar için zaman hiç geçmeyecek.
Şampuan bitti. Ne de güzel oldu. Şimdi yeni bir şampuan alana kadar beni kullanır diye düşünüyorum. Bir sonraki duşu heyecanla bekliyorum. Ya da arkadaşlarımdan birini mi seçer? Beni bu işe karıştırmak istemeyebilir. Hemen bir koşu gidip şampuan da alabilir. Bence yorulmasına gerek yok. Merakımı giderecek olmasına çok sevineceğime eminim. Şimdi sakince düşünmem gerekli. Acaba bu iş için uygun muyum. Neler yapabilirim bir bakalım. Biraz rahatlamalıyım, gülümsemeliyim belki. Saç için neden sabun kullanmıyoruz ki demeli. Peki yeni bir sabunla gelirse, bir saç sabunu ile. Aslında benim için de iyi olur. Bir arkadaş sonuçta, takılırız.
Çok fena düştüm. Biraz eksildim. Sabah elinden kaydım Den’in ve çarptım sert beyaz zemine. Sürüklendim biraz yerde suyun da etkisiyle. Hemen harekete geçti Den ve aldı beni yerden. Fakat bir kaç parçam yaşamını suda devam ettirdi ve bitirdi. Üzüldüm onlar adına. Üzüldüm kendi adıma. Çok kısa yaşadılar ve bir insanla bile değildi. Bu acıyı yaşamak zorunda mıydım? Neyse ki Den’in kaymasına sebep olup ona bir zarar vermedim. Ona bir şey olsaydı nasıl köpürürdüm, nasıl devam ederdim yaşamıma. Bir de eline alır almaz böyle bir dokunmalar, köpürtmeler, temizlemeler filan. Of of çok iyiydi çok. Düşmek istemem tabii ama böyle olacaksa düşmeye de tamam. Yine de kimin beni eksiltebileceğini seçmek isterim, yaşadığım sürece sürekli eksileceğimden.
- - - - - - - - - -
Şimdi arkadaşlarıma bakıyorum fakat göremiyorum. Onların yanındayken bir yaşamım yoktu belki fakat hissederdim yakınlıklarını. Artık çok uzaklar sanki. Ne ben yanlarına gidebiliyorum ne onlar yanıma gelebiliyorlar. Öncesinde ne güzel dokunurduk birbirimize. Beklerken bizimkileri, özlüyorum yaşamadığım fakat yanlarında olduğum o günleri. Arzuladığımı yaşıyorum şu an hatta daha ötesini. Der ve Den sanki benim üzerimden birbirlerine bağlanıyorlar. Birinde yaşadığım duyguyu başka bir gün diğerinden alıyorum. Çok ilginç, çok enteresan. Bana dokundukları yerlerden tanıyorum onları.
Yeni bir şampuan geldi. Beklemiyor değildim ama umutlanmıştım. Bir arkadaşım gelir yanıma, birlikte oluruz diye. Bu şampuanı sevdim, çok küçük. Bakalım bu kısa yaşamımda kaç şampuan hayatı göreceğim. Anlayabiliyorum bizimkileri de. Saçları uzun ve sabun ile çok zor. Kendimi övmek gibi olmasın ama çok güzel temizlerim. Ayrıca kokum da uzun süre etkisi altında bırakır insanları. Der bazen beni lifle birlikte kullanıyor. Sanırım daha iyi temizliyor diye ama bu durumda bana dokunan daha çok lif oluyor. İstiyorum ki insanlar dokunsun. Ama lifle de çok iyi köpürüyorum. İşte yeni bir özelliğim daha.
Tekrar düştüm. Ama bu bir ayrılık doğurdu. İkiye ayrıldım tam ortadan. Biraz yaşamış olmanın getirisi olsa gerek; çabuk kırılıyorsunuz. Daha fazla yaşamış olsam bu mümkün değil ya da daha az. Der iki parçamı da aldı ve evime yan yana koydu. Üzüldüğünü hissettim. Acaba birleştirmeyi mi deneyecek yoksa böyle mi bırakacak. Sonra yaklaştı. İki ben var artık karşısında. En ıslak ve köpüklü olana: Senin adın So olsun dedi diğer bana döndü ona da Sa dedi. Bana isim verdi. Benim artık ismim var. Hem de iki tane, inanamıyorum! Şimdi anladım ama, insanlar sahip olduklarına değil sevdiklerine isim verirmiş.
Der daha çok So ile Den ise Sa ile köpüklenip temizlenmeyi tercih ediyor. Merak ediyorum öncesinde kararlaştırdıkları bir şey mi acaba diye. Yoksa tesadüfen mi oluştu. Kuruyan, yaşamayan bir parçam kalmıyor geride. Her parçam aynı güzellikte devam ediyor hayatına. Böylece biri diğerinden önce de bitmemiş olacak. Bu sabun bölündü diyerek atabilirlerdi de beni. Olmayacak şey değil. Düşünmek bile istemiyorum. Duş jeli halen banyoda olmalı fakat göremedim. Sanırım korkuyor benden. Ben ki parçalara bölünüp yaşamaya devam ediyorum hem So hem Sa ile.
Normalde ev bu kadar gürültülü olmazdı ben de rahatsız olmazdım. Bağırma sesi beni çok rahatsız eder. O ses dalgaları içime içime işliyor. Bu seslerin benim sevdiğim insanlardan Der ve Den’den geliyor olması ise endişelendiriyor. Şu ana kadar denk geldiğim bir durum değildi. Umarım konunun benimle bir ilgisi yoktur. Kapı açıldı ve Den içeri girdi. Gözlerinden akan bir şeyler gördüm, su gibiydi. Ama musluğu bile açmamıştı daha. Ardından duş kapısını araladı ve Sa olan beni aldı. Bir şeye sardı ve attı çantasına. Sonra gitti evden. Çıktım gittim evden. Der girdi banyoya. Baktı bana ve döndü önüne. O da musluğu açmadı. Çıktı, kapattı ışığı. So kaldı geride, Der kaldı. Ben neredeyim?
- - - - - - - - - -
Yürüyorum, koşuyorum, araçlara biniyorum, iniyorum. Bu kadar hareketli bir yaşamım olmadığı için biraz yoruluyorum. Durmadan sallanıyorum. Sürekli Den’in sesini duyuyorum. Öncesinde hiç duymadığım yükseklikte ve derinlikte. Şimdi durduk. Çıktım çantasından. Yeni bir banyoya, yeni bir eve geldim. Bu banyo biraz daha büyük. Çamaşır makinasının üstünde hiç sabun yok. Der de pek kullanmıyordu ama onda vardı. Yeni evim küçük. Yanlarımda kim olsa beğenirsiniz; şampuan ve duş jeli. Hiç yaşamadan bekleyeceğim burada belki de. Ayrıca arkadaşlarımdan da çok uzağım. Şimdi Den kadar yalnızım işte.
Der öncesinde bu kadar zaman harcamazdı banyoda. Bazen musluğun önünde bazen kapının dibinde bazen de duşun içinde yerde oturmuş duruyor. Kapatıyor ışığı, bekliyor. Ara sıra da evime geliyor bakıyor bana, dokunuyor. Duş alırken daha fazla dikkat ediyor artık. Az kullanıyor ama korkuyorum; Ya temizleyemezsem yeterince, memnun olmazsa benden diye. Küçük şampuan çok hızlı bitecek. Sadece saçı için kullanmıyor benimle birlikte köpürtüyor onu da. Ne bırakabiliyor ne devam edebiliyor. Aslında bir süre ondan uzak kalsam ne iyi olur. Arkadaşlarımın yanına bırakabilir, yalnızlığı özledim.
Daha önce hiç saç için kullanılmamıştım. Şimdi Den saçı için de kullanıyor. Hiç bırakmıyor elinden. Uzun saçlarından süzülüyordu köpüklerim. İlk kez yaşıyorum böyle bir şeyi. Düşünebiliyor musunuz? Her telde bir köpük. Sarıyorum sanki Den’i. Koruyorum onu korunmak istediği şeyden. Böyle yaşamak elbet erken bir veda demek. Fakat olsun, böyle yaşamak olsun, bitecek olmam pek de önemli değil. Önce eline alıyordu kokluyordu uzunca. Sonra arkasını dönüyordu ve bekliyordu. Ardından hızlıca duşunu alıp çıkıyordu. Neden arkasını dönüyordu sormadım. Benden çekinmiyordu ya. Sanki sadece ikimiz yokmuşuz gibi. Orada o an iki kişi değilmişiz gibi hissediyordum.
Der’in dediği gibi yapmaya çalışıyorum. Banyodaki ışığa bakıyorum hiç çekinmeden kırpmadan gözümü. Fakat başka bir şey göremiyorum. Bu sadece bir ışık. Ay buradaki ışıktan farklı olmamalı öyle değil mi? Benim düşüm neden görünmüyor? Neden diğer parçamı göremiyorum? Hissediyorum, yaşıyorum bile ama onu burada göremiyorum. Gelecek mi bilmiyorum. Belki de bakmayı bilmiyorumdur. Der öğretmeli bana bunu. Fakat bu aralar o da düşünden uzak. Aklında görmek var biliyorum. Peki aklında olması düşünde olduğu anlamına da gelir mi?
Ömrüm hızla azalıyor. Bitirmek için mi yoksa daha fazla zaman geçirmek için mi böyle davranıyor bilemiyorum. Peki bittiğimde ne olacak? Benim için güzel bir son çünkü güzel bir yaşam fakat onun için nasıl? Den’in davranışlarına baktığımda pek iyiye gittiği söylenemez. Köpük içindeyken bahsetti biraz son yaşadıklarını. Der ile buluşmuş, konuşmuşlar ama anlaşamamışlar. Neyi paylaşamadılar acaba, beni bile paylaştılar. Den dedi ki: “Nezaket ölmüş, onu gülümsemelere sığdırmış herkes. Önemsemiyorsan eğer nezaketli de görünmemelisin.” Daha nezaketle tanışmamıştım. Bu sebeple ne kadar haklı bilmiyorum. Umarım güzel yaşamıştır.
- - - - - - - - - -
Siz memnun musunuz? Ben değilim. Yahu şampuanla birlikte aynı vücutta vuku buluyorum. Olacak şey mi bu Der? Artık kendine gelmenin zamanı geldi. Tamam sevmiştim biraz ama bu kadar da değil. Aynı köpüğün içinde bulunmak istemiyorum. O kadar yakın hissetmiyorum. Bitse şampuan kurtuluruz belki ayrılıktan. Konuşmakla çözememişler sanırım. Beni örnek alsalar keşke. Konuşmak o anı kurtarır sadece. İnsanlar çok konuşuyorlar. Gözleri var, elleri var ama anlayamıyorum yine de anlaşamıyorlar. Dokunamıyorlar birbirlerine.
Bulmam gerek. Sabah Den kaybolan bir şeyinden bahsetti. Onu bu halde görmek istemiyorum. Kaybını bulmak ve ona vermek istiyorum. Benim yapabileceğim bir şey mi bu? Genelde yapacak bir şeyim olmuyor ve içimden yaşıyorum. Bol bol köpürmek ve temizlemek sadece ve mücadele etmek kirlerle. Acaba Den nasıl bulacak kaybını. Çok isterim kaybolan yıllarını bulmasını. Belki bulsa bu kadar üzgün olmazdı. Acaba benim de kaybolan bir şeyim var mıdır? Hiç düşünmemiştim. Yaşıyorum bu hayatı, nasıl olabilir ki?
Arkadaşlarıma üzülüyorum, sıra onlara gelemeyecek sanırım. Benim yaşamım hızlı da değil Sa gibi. Sa bittikten sonra belki arkadaşlarımdan birini Der götürür Den’e ya da götüremez. Şampuan yeni bitti. Bugün saçları için de beni kullandı. Normalde bunu heyecanla anlatmam gerekirdi farkındayım fakat pek memnun edemedim sanırım. Çünkü ardından tekrar duşa geldi daha büyük bir şampuanla. Saçı için beni bir daha kullanacağını sanmıyorum, beceremedim. Belki de beni hepten bırakacak ve yeni duş jeline geçecek. Bir ayrılığın bir çok ayrılık getireceği kimin aklına gelirdi. Özledim diğer parçamı. Özledim kendimi.
Saçı daha kısa sanki, köpüklerim hızla ulaşıyor yere. Rengi mi değişmiş, ışık mı farklı vuruyor yoksa. Yanımda duş jeli yok muydu şu an şampuan var. Bu banyo da neresi? Saçı için kullanmak istemiyordu daha dün şimdi sadece beni kullanıyor. Bu büyük şampuan da nereden geldi? Duş jeli burada mıydı hep? Dokunmalar karışıyor birbirine. Azalmışım çok azalmışım. Azaldığımı zannederken meğer yaşadıkça büyümüşüm. Arkadaşlarım gitmişler. Sonunda bitti banyoları ve ben çok yoruldum.
Şimdi size bir şey anlatacağım ama inanmayacaksınız. Ama yine de anlatacağım. Ben inanıyorum çünkü. Sabah duydum Den’den. So’da Der’den duymuş. Yani ikisinden de duydum. Tekrar açık açık sevmeye başlamışlar birbirlerini. Birlikte yaşamaya devam edeceklermiş. Son duşta yaptığım dokunuşların etkisi olsa gerek. Özlemlerini tetikledim öyle ya. Şimdi tekrar önceki alışkanlıklarına döndüler. Beni normal kullanmaya başladılar. Ne aşırı fazla ne aşırı az. Ayrılıklarını bile temizledim. Fakat kendim için aynısını söyleyemeyeceğim. Ayrıyım halen. Ayrı iki evde yaşamaya devam ediyorum onlar gibi. Zamanı gelmedi mi buluşmanın?
- - - - - - - - - -
Der Den’e taşındı. So’ya biraz etrafı gezdirdim. Burada çok rahat olduğumuzdan bahsettim. Fakat bir arkadaşımız bile yok. Seviniyorum birleşmelerine fakat durumun böyle devam etmesini istemiyorum. Bir yolunu bulmalıyız. Birleştirdiğimiz gibi ayırsak onları sonra tekrar birleştirsek sonra da Der’e gitsek hep beraber. Yok yok yapamayız bu kadarını. Bu arada Der ve Den seçimlerini hiç değiştirmedi, bizi halen karıştırmadan kullanabiliyorlar. Bunu nasıl yapıyorlar merak ediyorum. Birimiz daha az, buradan tanıyor olabilirler. Evet basitmiş. Birimiz önce bitecek ama, bu zor işte.
Yine takılıyoruz Sa ile. Ya da takılıyoruz So ile mi demeliydim. Neyse takılıyoruz işte. Der elinde bir kutu ile girdi içeri. Kutuyu çamaşır makinasının üstüne bıraktı. Tek tek içinden bir şeyler çıkarıyor. Uzaktan anlayamadım kıstım biraz gözlerimi. Bir baktım arkadaşlarımız. Onları getirmiş Den’e. Bu duruma çok sevindik. Onların burada olması bizi pek mutlu etti. Oldukça azalmışken ne de güzel oldu. İsterim ki benden sonra So’ya onlar eşlik etsin, yalnız kalmasın bir daha. Sa sevinmiştir umarım, son haftalarında en azından arkadaşlarını görmüş oldu.
Der ve Den girdi banyoya. Öncesinde birlikte duşa girdikleri hiç olmamıştı. Bizim için problem değil ama şaşırtıcı. Belki de kıyafetlerini ıslatacak bir oyun oynamak istiyorlar. Fakat banyo yapmak için gelmemişler. Der aldı eline beni sonra Den de aldı diğer beni. Biraz su püskürttüler, köpük içindeydik ikimiz. Yaklaştırdılar bizi ve üst üste getirdiler, birleştirdiler. Bizi birleştirdiler. Az ya da yalnız kalacağınız bir anda böyle bir şeyin gerçekleşmesi ne büyük bir etki yapıyormuş yaşama, öğrenmiş olduk. Ama halen iki ismimiz vardı ve bize yeni bir isimle seslendiler: Bir. Onlar gibi biz de bir olmuştuk.
Şampuanla barıştık. Biz birdik ve kimle bir sorunumuz olabilirdi ki. Ama halen duş jelini göremiyorduk. O da gelseydi yanımıza onla da barışırdık. Evimiz herkese açık. Hepimiz temizlemek istiyoruz ve kendimize has özelliklerimiz, davranışlarımız var. Bazen anlayamıyoruz birbirimizi. Ama isteklerimiz aynı olduğuna göre gerisi pek de önemli değil. Ömrüm bir kısaldı bir uzadı ama hayallerim gerçekleşti. Ne kadar daha yaşayacağım bilmiyorum, saymıyorum. Benim birileriyle bitip tükenmiş olmam yaşamış olmam demek. Başka nasıl olabilirdi ki zaten?
Bir sabun olarak son anlarımda olduğumu hissediyorum. O kadar narin ki dokunuşları. Köpüklerim de eskisi gibi değil, azaldılar. Temizliğimde bir değişiklik olduğunu düşünmüyorum. Der ve Den sanki daha az aralıklarla geliyorlar yanıma. Benim bitecek olmamdan mı çekiniyorlar acaba. Elbet her şeyin bir sonu var. Parçalanıp da bitebilirdim, öyle olmadı. Ömrümü neye vermem gerekiyorsa ona verdim, onu arzuladım ve öyle de bitecek. Arkadaşlarımı son bir kez görmem için Der ve Den beni evimden çıkarıp onların yanına getirdi. Arkadaşlarımdan birini de evime aldılar, ne de güzel oldu. Şimdi artık yanlarında kalabilirim. Ben yaşadım, hayat devam ediyor.