Ocak 2025
#sorular-üzerine
İnsan oturduğunda mı daha çok yalan söyler yoksa ayakta mı?
Uyurken mi daha çok düşler yoksa uyanıkken mi?
Yalnızken mi daha çok konuşur yoksa yanında biri olduğunda mı?
Ayaktayken bir şeyleri düşünmek, yürüyerek fikir oluşturmak daha kolay geliyor bana hep. Ama bunun yanı sıra sorular daha yoğun oluyor. Cevaplar neredeyse yok. Hep merak ediyorum: Acaba sorular cevaplardan daha mı önemli? Yoksa cevaplarım olmadığı için mi böyle geliyor bana. Yukarıdaki sorulardan bahsetmiyorum. Arzularıyla ilgili soruların cevapları yok. Herkes bir şeyler yapmak üzerine önerilerde bulunuyor. Neyi yaparsan iyi olacak, keyifli olacak, huzurlu olacak, eğlenceli olacak ondan bahsediyor. Peki neyi yapmazsam bunlar olacak? Bir şeyi yaptıysam eğer bir çok şeyi de yapmadım demektir. Neleri yapmadım? Türk sanat müziği dinledim örneğin, akşam vakti, bitki çayı ile. Ama ne yapmadım? Evet zor bunu anlatmak, çünkü çok şey var yapmadığım. Yaptığımı bir cümle ile anlatırım, olmadı virgül koyarım. Ama yapmadıklarımı nasıl anlatacağım? Bir insan kendisini iyi yapacağını düşündüğü bir şeyi yaptığında ona iyi gelir mi o şey? İyi olmak için mi yapar yani? İyi olmak için bir şey yapılabilir mi? Bazen iyi hissettiğimizde nedenini bilmeyiz bile. Sabah duş almak örneğin? Resim yapmak? Ya da anı yaşamak? Hayatın bir yapılacak listesi olabilir mi? Bir amacı olabilir mi hayatın? İnsanlara ne yapmaları gerektiğini önermeyelim(şimdi yaptım :)). Yapılanların çoğu zorunluluk(bence hepsi). Seçim zor olduğunda vardır. Burada bir seçim yok. O zaman önerme. Herkese her zaman aynı şeyleri hissettiremezsiniz, hipnoz değilse yaptığınız. Yaşayalım; görülsün, duyulsun, hissedilsin.
Yukarıdaki sorulara cevabım: Yalan, yalnız düşüdür.
- - - - - - - - - -
#nezaket-üzerine
Nezaket neden bu kadar zor? Herkesin uyguladığı, yaptığı şeyler kolaydır. Mış gibi yaptığı şeyler değil. Elbet her şeyi hakkıyla yapmak mümkün değil. Ama nezaket çok belli ediyor kendini. Şiddetli bir nezaket olamaz değil mi? O zaman yapmayalım, yapmamaya çalışalım. Nazik olmak, nezaket sahibi olmak zorunda değiliz. Nazik davranan çığırtkan insanlar olduk. Önceden iyiydik şimdi olduk anlamında değil. Çığırtkan kalamadık. Ekledik nezaket sosunu sonra anlaşılmıyor, hissedilmiyor varsaydık. Yenmiyor bu yemek. Başkasının da yapması gerekmez, insanın kendisi bile yiyemiyor kendi yaptığını. Eğer bir niyetiniz var ise o savaş suçunu işleyeceksiniz sonuçta. Politik bir davranış olacak bu yapılan. Sadece politik olarak doğru olacak. Doğrular çok yalan. Hizalanmak isterler sürekli. Doğrudan doğru denemez de; şuna göre, buna göre denir. Ama üçüncü bir özneyi işaret etmek de nereden geldi? Benim için değil ama politik olarak doğru demek. Nedir esas mesela? Düşünelim onu. İyiye zorlanan bir yerde olmayalım. Kaçınıyorsak eğer bu da kötüden olsun. Bu bir şikayet değil, bir çağrı gibi ama degil. Bir hissiyatın dışa vurumu yalnızca.
Zalimlik yalnızca dışına, cildine saldıracakmış gibi yaparak kalbe ulaşır. Çünkü başkası olma, zalimliği besleyen ilk suçtur. Yumuşak bir sesle söylenmiş canice sözler, kalbe daha iyi ulaşabilmek için okşarmış gibi yapan şiddet formlarıdır.
1
1.Yumuşaklığın Gücü(sayfa: 103)